Betenabe.EniyiForum.Net'e TakıL Hayatın Tadını Cıkar..
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Betenabe.EniyiForum.Net'e TakıL Hayatın Tadını Cıkar..

Betenabe GuLamin..( Sensiz oLmaz GüLüm..)
 
AnasayfaPortaLGaleriLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
DuyuruLar
Sitemiz 2 AyLık AraDan Sonra Tekrar SizLerLe Beraber oLdu. Teşekkür Ederiz.. < iLetişim: EuphRaTes@Betenabe.Org & EuphRaTes@BagLarStyLe.Com >
BeTeNaBe Son KonuLar
Konu Yazan Gönderme Tarihi
[star] S.a
Salı Ocak 05, 2010 9:28 pm
Paz Eyl. 27, 2009 4:42 pm
Perş. Mayıs 28, 2009 12:39 pm
Salı Mart 24, 2009 4:42 pm
Çarş. Ocak 28, 2009 11:36 pm
Cuma Ocak 02, 2009 5:24 pm
Ptsi Ara. 15, 2008 1:47 pm
C.tesi Kas. 15, 2008 12:21 pm
Perş. Kas. 13, 2008 12:34 pm
Çarş. Kas. 12, 2008 6:45 pm

MemLeket'im ( SivereK )

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek
Yazar Mesaj
LeoNarDo
Co Admin
Co Admin
LeoNarDo




Yaş :

Kayıt tarihi : 25/08/08

Mesaj Sayısı : 37

Nerden :

İş/Hobiler :

Lakap :




Rep Sistemi
Rep Puanı:
MemLeket'im ( SivereK ) Img_left20/200MemLeket'im ( SivereK ) Empty  (20/200)
Foruma Katkısı:
MemLeket'im ( SivereK ) Img_left36/300MemLeket'im ( SivereK ) Empty  (36/300)
Gücü:
MemLeket'im ( SivereK ) Img_left45/300MemLeket'im ( SivereK ) Empty  (45/300)

EkleBunu Sosyal Paylaşım Butonu
MemLeket'im ( SivereK ) Vide
MesajKonu: MemLeket'im ( SivereK ) MemLeket'im ( SivereK ) Icon_minitimePtsi Eyl. 01, 2008 1:46 am

SİVEREK’İN TARİHÇESİ

Siverek Güney Doğunun , Bir kültür ve asalet kentidir. Siverek Güneydoğuda , İslamın ve imanın öne çıktığı bir kültür mozayiği şahsiyetli olduğu kadar , cesaretli ,yiğit insanların yaşadığı bir itibar şehridir.

Siverek tarihi camileriyle , kendine mahsus örf ve adetleriyle ,gözleri kamaştıran bir şehrimizdir. Siverek, kenarından bakanları içine çekecek kadar her yönüyle cazip ve engin bir derya gibidir. Bağları, üzüm türleri, pekmezi, pestili, kesmesi, mayoş narları, sütü, peyniri ve ayranıyla ve hepsinden önemlisi suyu ve havasıyla bir başka güzeldir Siverek.

Kentin bu günkü ekonomik ve sosyal yapısına bakarak Siverek’li ince esmer endamı, gür siyah bıyıkları, şahin bakışları, iri ve ela gözleri, ve her göreni kendisine hayran eden levendane yürüyüşü ile tam bir Osmanlı efendisidir. Siverek’te yaşayan insanlar daima taşan, kabaran ve coşan bir sevdanın kahramanlarıdır. Siverek’lide bazen haklı bir öfkenin heybetini ifade eden sert bir bakış görebilirsiniz. Sakın telaşa kapılmayınız. Zira kesinlikle bu bakış yara değil, ağyaradır. Şanlıurfanın kurtuluşunda Siverek’linin katkısını unutmak vefasızlık olur.Ancak Siverek’lilerin sert bakışları altında munis ve dostane bir vefa vardır.

Siverek’te ilme ve ilim adamlarına gösterilen saygı, her türlü takdirin üstündedir. Kendisine hizmet eden herkese Siverek’li minnet duymakta ve takdir hislerini gizleyememektedir. Zaten “Bu şehirde en sevilmeyen şey nedir ? ” diye sorarsanız, herkes “Vefasızlıktır” diye cevap verir. “ En affedilmez suç nedir ? “ diye sorarsanız, “dostlara ve kimsesizlere karşı kaba davranmaktır.” diye cevap verirler.”En geçerli meta (servet) nedir ?” diye sorarsanız , “Mertlik, cesaret, doğruluk ve asalettir.” derler. Işte Siverek’i ve Siverek’liyi tanımak için lütfen bu pencereden bakmalısınız.


Siverek, sönmüş, bir yanardağ olan Karacadağ ın batısında, Fırat a doğru uzanan bölgede, Diyarbakır-Şanlıurfa-Adıyaman arasındaki üçgende kurulmuş bir şehirdir.

Tarihi, Sümer ve Asurlulara kadar uzanan şehir, Asurlular döneminde yığma bir tepe üzerine inşa edilen kale etrafında kurulmuştur. Şehire hükmedenler tarafından zaman zaman onarılan kalenin son olarak Bizans İmparatoru II.Costantin tarafından Diyarbakır a gelecek saldırıları önlemek ve çevredeki önemli yolları kontrol altına almak amacıyla yeniden tamir ettirilmiştir. Tarihte pek çok medeniyetlere beşiklik eden ve değişik milletlerin hakimiyetine giren Siverek, Milattan sonra Araplar, İranlılar, Bizanslılar, Selçuklular ve Osmanlı İdarelerinde çok mamur günler geçirdiği gibi, çeşitli savaşlarda tahrip edilip yıkık bir köy halini aldığı zamanlar da olmuştur. Diyarbakır ın fethinden önce Halid b.Velid tarafından eyalet merkezi olmuş, daha sonra Bizanslıların idaresinde Batlamyus un rivayetine göre Kontopolis lik yapmıştır. Selçukluların Anadolu ya girmesiyle, MelikşaHın komutanlarından Bozan Bey tarafından (1097) Urfa Kontluğuna,daha sonra Musul Atabeyi Nureddin Zengi idaresine geçmiştir. 1400 lerde Timur un tahribatından nasibini alan Siverek sırasıyla Mısırlıların (1426), Akkoyunluların (1435), bilahere İranlıların eline (1451) geçmiştir. Yavuz Sultan Selim in Ridaniye Savaşı dönüşünde (1517) Osmanlı idaresine geçen şehir, İranlılar tarafından tekrar zaptedilmişse de, bu uzun sürmemiş, 1535 yılında Kanuni Sultan Süleyman tarafından tekrar Osmanlıların idaresine geçmiş ve Harput eyaletine bağlı bir kaza merkezi yapılmıştır. Osmanlı idarecileri tarafından zamanla şehire camiler, hanlar, medreseler, hamamlar ve çarşılar yapılıp kalesi tamir edilerek, 1908 yılında mutasarraflık yapılarak Çermik, Hilvan (Karacurun), Viranşehir Siverek e bağlandı.

Milli mücadelede ve Urfa nın kurtuluşunda çok büyük kahramanlıklar gösteren Siverek 1923 te vilayet merkezi yapıldı. Ancak Sivereklilerin bu mutlu sevinçleri fazla uzun sürmedi. Bölgedeki aşiret yapılanması ve bu aşiretler arasındaki akıl almaz rekabet ve şahsi ihtiraslar maalesef Siverek vilayetinin 1926 yılında ilçe yapılmasına sebebiyet vermiştir.

İşte Siverek in Cumhuriyet devri macerasının başlangıcı... 1926 dan 1996 ya kadar tam 70 yıl... Evet tam 70 yıl... Bu uzun yıllar içinde Siverek geniş arazisi, verimli toprakları, mücadeleci ve Çalışkan insanları ile pek çok il merkezini sosyal ve kültürel açıdan geride bırakarak, ama maalesef çok acı günler yaşayarak, günümüze bir mücadelenin (il olma mücadelesinin) adeta sembolleşen şehri olarak Türkiye gündemine yerleşmiştir.

Türkiye genelinde kültür ve ilim dünyamıza pek çok değerli isimler armağan eden Siverek, maalesef belli başlı üç nedenle kendisine layık olan ve gelmesi gereken yere gelememiştir.

1.Aşiretler arasında bitip tükenmek bilmeyen ve bölgede adeta sosyal bir kangren olan kan davaları ve ölümler... Yerleşik hayatı cehenneme çeviren kan davalarının sosyal ve ekonomik, hatta zirai hayata getirdiği zararları yeri geldikçe inceleyeceğiz.

2. 1970 lerden sonra başlayan anarşi ve terör olayları,Siverek i ve çevresini çalkalamış,şehri zaman zaman yaşanmaz bir hale getirmiştir. Bunun neticesi olarak pek çok insan ve bilhassa zengin ve şehirli tabaka Siverek i terk etmiştir.Bunun yanı sıra okumuş kitle de büyük şehirlere giderek beyin ve sermaye göçüne sebep olmuşlardır.

3.Siverek in ilçe merkezi olarak kalması ilçede gerekli alt yapı ve yatırımların yapılmamasına neden olmuş.Diyarbakır ile Şanlıurfa illeri arasında sıkışmış, bu iki büyük il ile rekabet imkanı da olmadığından buralara da büyük oranda sermaye ve yetişmiş insan gücü vermiştir.

Siverek te yapılması gereken ve Siverek in hakkı olan özel ve kamu yatırımları maalesef yukarıda sayılan üç nedenle çevre illere kaymıştır.Kısaca bugün Siverek,sosyal, kültürel,ekonomik,sanayi ve idari yönden olması gereken yerde değildir.


SİVEREK İN İSMİ

Geçmişi millattan öncesine dayanan, Sümer, Akad, Asur, Eti, Mitani, Bizans, Arap, Selçuklular ve Osmanlılardan günümüze kadar çok değişik kavim ve milletlere beşiklik eden Siverek şehrinin tarihi kadar ismi de değişmiştir. Çeşitli merhalelerden geçerek bu günkü halinde karar kılmıştır SİVEREK ismi bu günkü şeklini alıncaya kadar değişik şekillerde söylenmiş ve Sümer, Hitit, Asur, Mittani, Bizans ve Arapların bu şehre verdikleri isimlerin sanki bir özeti olarak ortaya çıkmıştır.İşte tesbit edebildiklerimizden bazıları; KİNABA, SURK, SEVAVORAH, SEVAVARAK, SEVAVEREK, SEBABEREK, SİBABARKA, SIKLIS, SÜVEYDA, SERREK ve SENN... Sanki, tarih içinde kullanılan bu İSİMLER macun yapılarak bunlardan "SİVEREK" çıkmıştır. Siverek isminin bu şeklini alması bile,onun tarihin çok eski devirlerine kök saldığını göstermektedir. Yaptığımız araştırmada Siverek adının kaynağı ve manası şu şekilde ortaya çıkmıştır;

SEVAVEREK:Bizans ve Ermeni kaynaklarında Siverek için kullanılan bu isiminin kelime manası "SEAV":siyah " AVEREK":harebeler yani siyah harebeler anlamına gelmektedir.

SURK:Kırmızı toprak anlamına gelen bu ismi Sasaniler vermişlerdir.

SERREK:Farsçada birşeyin başı ,veya baş damarı anlamındaki bu ismi İranlılar vermişlerdir.

SENN:Diyarbakır ı ele geçiren Bekir b. Vail kabilesi,bölgenin tamamına hakim olmak istediğinde Siverek kalesi önlerinde bir engel olarak kalmıştı SENN ise arapçada Diş ya da engel anlamına gelmektedir.Diyarı- bekire bu ismin verilmesi Bekir bin Vail kabilesinin namına nisbetle olmuştur.

SÜVEYDA: Arap ve Bizans kaynaklarında , Arapların Siverek için "es_Süveyda " ismini kullandıkları anlaşılmaktadır. Süveyda siyah manasında kullanıldığı gibi, daha çok kalpteki siyah nokta, yani kendsine Aşık olunan , sevilen , sevda manasına da gelmektedir. Ermeni ve Süryani kaynaklarındaki manası ( siyah harabeler) kalpteki siyah nokta ile günümüze kadar gelen siyah taşlar birbirine uygunluk arzetmektedir. Bu gün bile Siverek in siyah taşları meşhurdur.

Çeşitli kaynaklardan öğrendiğimize göre Siverek hakimiyetine girdiği kavimlerin dilinde birbirine yakın isimlerle anılmıştır. Bunlardan :

Sümer,Hitit, Akatlar, ; Sevavorah,

Asuri ve Sonrakiler ; Sevaverek ,

Bizanslılar (Ermeni ve Süryaniler) Sevaverek

İranlılar ; Surk ve Serrek,

Araplarda ise Senn ve Süveyda ile isimlendirilmiştir.Yine bazı kaynaklarda ve halk arasında "KANKALESİ"ya da "KİNABA" diye adlandırıldığı da bildirilmektedir. Bu gün bile halk arasında bu isimlerden bir kısmı (Surk, Kankalesi) kullanılmaktadır.

İnsanın,sanki tarihte bu beldeye verilen isimler bir kaba konup karıştırılmış ve içinden "SÜVEREK", "SEVEREK" ve bu günkü "SİVEREK" çıkmıştır diyesi geliyor.


YÖNETİM SAFHALARI

Dicle ile fırat arasındaki bölgede yer alan ve tarihi Milattan çok önceye dayanan Siverekte değişik kavimler hüküm sürmüşlerdir.

SÜMERLER:M.Ö.3500-2800 Yıllarında Siverek te, Hassek Höyük te ve bölgede hüküm sürmüşlerdir.

AKADLAR:M.Ö.2800-2500 Yıllarında Sümerlerin yenilgisinden sonra bölgede hüküm sürmüşlerdir.

BABİLLER:M.Ö.2500 lerde Sümerlerin bölgeden çekilmesinden sonra hüküm sürmüşlerdir.

HİTİTLER:M.Ö.1600 Yıllarında Mitanni lerin egemenliğine son veren Hititler Mezopotamyanın kuzeyinde ve Siverek civarında hüküm sürmüşlerdir. Siverek e bağlı Taşlı köyünde 1939 yılında Hititlere ait bir heykel bulunmuştur.Araştırmacılar ve arkeoloğlar bu heykelin Hitit ilahı olan Kinaba ya ait olduğunu iddia ediyorlar.Ayrıca kalenin güneyinde bulunan Yeraltı hamamındaki aslanlı kurna ile duvardaki aslan başı kabartması Hitit kültürünün özelliklerini taşımaktadır.Hititler döneminde Kinaba ( Siverek ) önemli bir idare merkezi olmuştur.

ASURLULAR:M.Ö.11.ve 10.yüzyıllar bölgede Asurluların Arap kökenli Aramileri bozguna uğrattıkları ve Diyarbakır bölgesinde,Diyarbakır dahil Kuzey Mezopotamyada hüküm sürdükleri ve Siverek i Asur eyaleti haline getirdikleri yıllardır.Asurluların hakimiyeti M.Ö. 600 yıllarına kadar sürmüştür. Bu dönemde Siverek savaşlarda yakılıp yıkılmıştır.Bir köy halini alan Siverek daha sonra Perslerin bölgeye gelmesiyle tekrar canlanmaya başladı.Perslerin hakimiyeti Makedonyalı Büyük İskenderin bölgeye girmesiyle son bulmuştur. Büyük İskenderin ölümüyle Makedonyalıların bölgedeki hakimiyeti son bulmuş ve bölge M.S. ilk yıllarda Romalıların eline geçmiştir. M.S. 240 Yıllarında Sasaniler Romalıların elinde bulunan bölgeye Kral Ardeşir komutanlığında sahip oldu.Ancak Romalılar bölgeyi Sasanilerden tekrar geri aldılar.

BİZANSLILAR:Romalıların elinde bulunan Siverek, Doğu Roma İmparatorluğunun Bizans İmparatorluğu adını almasıyla uzun süre bu devletin egemenliğinde kaldı M.S.540 yıllarında tekrar Sasanilerin eline geçmiştir. Sasaniler hükümdar Nuşirevani Adil ile II.Hüsrev zamanlarında bölgeye hakim olmuşlarsa da Bizanslılar bölgeye tekrar egemen olmuşlardır.

MÜSLÜMANLAR: Bölgeye girişleri ilk defa Hz.Ömerin Hilafeti döneminde olmuştur Ebu Ubeyde Bin Ğanem Komutanlığındaki İslam ordusu 637-639 yılları arasında Diyarbekir ve Siverek i almışlardır. Başka bir Rivayette de Diyarbakır ın fethi sırasında Halid b. Velid in bölgeye geldiği, Diyarbakır ve Siverek in onun tarafından alındığı bildirilmektedir.Daha sonra Emevi ve Abbasi dönemlerinde de İslam hakimiyeti altında kalan Siverek te kısa aralıklarla yönetim değişiklikleri olmuştur.

Haçlı seferleri sırasında tekrar Bizanslıların eline geçen (1069) Siverek, Malazgirt Savaşından sonra Melik Şah döneminde Bozan Bey tarafından feth edilerek, tekrar İslam hakimiyetine girmiştir. Ancak haçlı seferleri sırasında (1097) Urfa Kontluğuna bağlanan Siverek, 1200 yılında Musul Atabeyi Nureddin Zengi tarafından feth edilmiştir. 1256 yılında Moğollardan Hulagu nun ve daha sonra (1400) Timurun istilalarına uğramıştır.Bundan sonra sırasıyla Mısır Memluklularının, 1435 yılında Akkoyonluların, 1508 de ise Safevilerin eline geçti.

OSMANLILAR:Siverek ilk defa 1517 yılında Osmanlıların eline geçti. Yavuz Sultan Selim Mercidabık Savaşı sırasında Siverek i Osmanlı topraklarına katmıştır.Ancak Safeviler 1522 yılında Siverek e bir daha girdiler.1535 yılında Irakeyn seferine çıkan Kanuni Sultan Süleyman hastalanınca Karacadağ da konaklamış ve oradaki suyla şifa bulmuştur.İşte bu sırada Siverek Osmanlı hakimiyetine girmiştir.Bu dönemde pek çok imar faaliyetine sahne olan Siverek te camiler,hanlar,hamamlar,çeşmeler ve çarşılar yapılarak Siverek kalesi de yeniden tamir edilmiştir.1908 de Viranşehir,Çermik ve Karacurun (Hilvan) kendisine bağlanarak mutasarrıflık yapılmıştır.


1924 YILI DEVLET SALNAMESİ

Türkiye Cumhuriyeti



URFANIN KURTULUŞUNDA SİVEREK’İN ROLÜ

Haçlı zihniyetinin,Anadolu yu emelleri doğrultusunda işgal etmek ve aralarında pay etmek için giriştikleri istilanın bir bölümü olan Urfa nın işgaline karşı, gerek Urfalının gerekse çevre aşiretlerinin büyük mücadelesi vardır.Bununla beraber işgale karşı gerek örgütlenmede ve gerekse fiili mücadelede,Siverekliler büyük rolü oynamıştır.

Milli mücadele ile ilgili kaynaklarda belirtildiğine göre o zaman için en emin,güvenli ve teşkilatlanmış yer Siverek idi.Bunun için Urfa daki Ali Saip Ursavaş ve Ali Rıza Bey gibi,güvenliğini tehlikede gören komutanlar hep Siverek e sığınmışlardır.Ayrıca Fransız işgal kuvvetleri komutanları Villi ve Norman ın işğali genişletmek için Diyarbakır,a geçişleri Siverek te başta Cudi paşanın ve diğer aşiret reislerinin akıllı ve kahramanca davranışları sonucu akim kalmıştır.

Siverekliler gerek kendi kurdukları Müdafa i Hukuk cemiyetlerine gerekse Kuvai Milliye teşkilatına bütün güçleriyle destek olmuşlardır.1919 yılında Siverek Müdafa i Hukuk cemiyeti,Siverek müftüsü Yeşilbaş Osman Efendi nin evinde yapılan bir toplantının sonunda oluşturuldu.Bu toplantıya Cudi Paşa,Mahmut Efendi,Şaraptullu Ömer Ağa,Ramazan Ağa oğlu Mehmet,Küçük Ömerlerin Rüştü,Bekir Köran,Karahanlı Şeyhmus ve Refik Bey katılmışlardır.

Daha sonra Siverek Müdafa i Hukuk cemiyetinin başına Cudi Paşa getirilmiştir.

Siverek Müdafa i Hukuk cemiyeti üyeleri;

Başkan:Cudi Paşa

Üyeler: Odabaşızade Mahmud Efendi(Meclis-i Mebusan Üyesi),

Ramazanoğlu Mehmet Ağa,

Re fet Bey ,

Karahanlı Şeyhmus,

Molla Şeyh,

Şaraptullu Ömer Ağa

Bu cemiyetin kuruluşundan sonra Kuvay-ı Milliye Heyetlerine daha düzenli bir şekilde yardım yapılmıştır.

Sivas Kongresi nden sonra oluşturulan Heyet-i temsiliye ile irtibata geçerek Milli Mücadeledeki görevlerini harfiyyen yerine getirmişlerdir.Özellikle Urfa nın kurtuluşunda en büyük cephane , ilaç ve diğer savaş ihtiyaçları Siverek Müdafa-ı Hukuk Cem iyetince yerine getirilmiş ve Siverekliler bu konuda hiç bir fedakarlıktan kaçınmamışlardır.Ayrıca Fransızların Güneydoğuyu işgallerini protesto ederek telgraf çekmişlerdir.
Kullanıcı İmzası
Sayfa başına dön Aşağa gitmek

MemLeket'im ( SivereK )

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var: Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Betenabe.EniyiForum.Net'e TakıL Hayatın Tadını Cıkar.. :: GeneL KüLtür :: MemLeketim -